Yeşil Dönüşüm

CEO’lardan Plastik Kirliliği Hakkında Açık Mektup

Dünya plastik kirliliği sorununa kalıcı bir çözüm arıyor. Birleşmiş Milletler Çevre Asamblesi (UNEA) tarafından Kasım ayı sonunda düzenlenecek olan INC-5 toplantısı öncesi iş dünyasından da fikirler yükselmeye başladı.

Plastik sektörünün değer zincirinde yer alan 250’den fazla şirket, finansal kuruluş ve STK’nın oluşturduğu Küresel Plastik Anlaşması İçin İş Dünyası Koalisyonu ise INC-5 görüşmeleri  öncesinde toplanarak plastik kirliliği ile ilgili yapılması gerekenlere dair görüşlerini bildirdi. 

Koalisyonun çalışmalarının en göze çarpan ürünü ise aralarında PepsiCo, Mars, Nestle, IKEA, Unilever ve Henkel gibi küresel devlerin de bulunduğu toplam 22 şirketin CEO’sunun ortaklaşa yazdığı mektup oldu. 

Hükümetler iş dünyasının bu çağrısını ne kadar dikkate alır bilinmez ancak plastik kirliliği ile ilgili bir çerçevenin kurulmakta olduğu muhakkak. Bu işler hep böyle başlıyor ve belli bir süreden sonra birden hızlanarak 'hot topic' haline geliyor. Gidişatı şimdiden izlemekte fayda var. 
 

AB Sera Gazı Emisyonları %8 Azaldı

Avrupa Komisyonu geçtiğimiz hafta Parlamento ve Konsey’e yönelik olarak sunduğu 2024 İklim Eylemleri İlerleme Raporu’nda AB’nin net sera gazı emisyonlarının 2022 yılına göre %8.3 oranında azaldığını açıkladı. Bahse konu oran, COVID yılı olarak sayılan 2020’yi hariç tutarsak, son 30 yılda kaydedilen en büyük yıllık düşüş olarak göze çarpıyor.

Rapora göre AB, GSYH’sini 1990 seviyelerine göre %68 oranında büyütürken aynı periyot içerisindeki sera gazı emisyonlarını ise %37 oranında indirmeyi başardı. Bu da ekonomik büyüme sürerken 2030 yılı için hedeflenen %55 rakamına ulaşılabileceğini gösteriyor.

Diğer çıkarımları ise şöyle özetleyelim:

  • AB Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında yer alan enerji ve sanayi tesislerinden kaynaklanan emisyonlar 2023'te %16,5'lik rekor bir düşüş kaydetti. ETS kapsamındaki emisyonlar şu anda 2005 seviyelerinin yaklaşık %47,6 altında ve 2030 hedefi olan -%62'ye ulaşma yolunda ilerliyor.
  • AB ETS kapsamında, elektrik üretimi ve ısınmadan kaynaklanan emisyonlar, yenilenebilir enerji kaynaklarının artması ve kömürden çıkışın hız kazanmasıyla birlikte 2022 yılına kıyasla %24 oranında azaldı. Ancak havacılık bu gidişata bir istisna oluşturuyor; sektörden kaynaklanan emisyonlar, COVID sonrasında ortaya çıkan trendi sürdürerek %9,5 oranında arttı.
  • Bilindiği üzere AB ETS’den elde edilen gelirler, iklim yatırımlarını finanse etmek maksadıyla kullanılıyor. Bu kapsamda, elde edilen 43,6 milyar avro gelirin 7.4 milyar avroluk kısmı, iklim projelerine hibe sağlayan İnovasyon Fonu ve Modernizasyon Fonu'na tahsis edilirken, geri kalan bütçe ise doğrudan Üye Devletlere aktarılacak.
  • Binalar, tarım, evsel ulaşım, küçük sanayi ve atık emisyonları 2023 yılında yaklaşık %2 oranında azaldı.

AB bir süredir orman arazileri açısından negatif bir trendten muzdaripti. 2023 itibarıyla bu eğilim değişmiş durumda. AB’nin doğal karbon yutağı alanları 2023 yılında %8,5 oranında artış gösterdi. Fakat rapor bu durumu da yeterli görmüyor.

Bu pozitif noktalara rağmen 2023 yılında Avrupa, kayıtlara geçen en büyük orman yangınlarını, en yağışlı yıllardan birini, selleri ve giderek artan sıcaklıkları da tecrübe etti. Bu durum raporda es geçilmemiş ve tüm üye devletlere İklim Riski Değerlendirmesini politika önceliği olarak benimsemesi tavsiye edilmiş. 
 

Yenilenebilir Enerji Geçişi İçin Kritik Metaller Listesi Oluşturuldu

Yenilenebilir enerjiye geçiş hızlandıkça, bu dönüşüm için gereken malzemelerin nasıl sağlanacağı sorusu gerek hükümetlerin gerekse de tedarik zinciri unsurlarının korkulu rüyası haline gelmeye başlamış durumda. Bu sorunun ise birden çok cevabı var. Çünkü herkesin hangi metalleri kritik olarak tanımladığı tamamen bağlamsal bir konu. Daha önce birçok kuruluş ve hükümet kritik metal listeleri oluşturdu. Örneğin AB'nin listesinde çelik yapımında kullanılan koklaşabilir kömür bulunurken ABD'liler ise petrol rafinerilerinde kullanılan lutesyumu kritik metal olarak kabul ediyor. Oysa yenilenebilir enerji alanında bambaşka bir ihtiyaç profili söz konusu.

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA), bu alandaki boşluğu doldurmak amacıyla, yalnızca yenilenebilir enerji teknolojilerinin ihtiyaç duyduğu kritik metallerin yer aldığı bir liste geliştirdi. IRENA’nın çalışması, enerji geçişi sürecine özel olarak şekillendirilmiş iki ana aşamadan oluşuyor. İlk aşamada, akademik yayınlar, uluslararası kuruluşların raporları ve hükümet belgelerinden yenilenebilir enerji için kritik kabul edilen metallerin toplandığı bir meta-liste oluşturuldu. Ardından, IRENA, bu metallerin arz güvenliği ve ikame edilebilirlik gibi özelliklerini göz önünde bulundurarak bir “kritiklik endeksi” geliştirdi.

Endeks, metalin yerkabuğundaki bolluğu, pazar çeşitliliği, gelecekteki talep senaryoları ve geri dönüşüm potansiyeli gibi göstergeleri içeriyor. Buna göre listeye giren en kritik metaller ve kullanım alanlarını özetledik:

Lityum ve Kobalt: Elektrikli araç teknolojisinin en önemli bileşeni bataryalar. Bataryaların en önemli bileşenleri ise lityum ve kobalt. Lityum, bataryalara uzun ömür ve yüksek enerji kapasitesi sunarken; kobalt, stabiliteyi sağlayarak performansı artırıyor.

Galyum ve İndiyum: Güneş enerjisi panellerinin yüksek verimlilikle çalışabilmesi için galyum ve indiyum gibi elementler kritik rol oynuyor. Bu metaller, güneşten toplanan enerjinin daha yüksek bir verimle elektrik enerjisine dönüşmesini sağlıyor. İndiyum, özellikle ince film güneş panellerinde kullanılan nadir metallerden biri ve panellerin verimliliğini artırıyor.

Neodimyum ve Disprosyum: Rüzgar türbinleri de önemli bir enerji kaynağı. Ancak türbinlerin jeneratörlerinde kullanılan güçlü mıknatıslar, özellikle neodimyum ve disprosyum olmadan mümkün değil. Bu nadir toprak elementleri, türbinlerin güçlü ve dayanıklı olmasını sağlıyor. Böylece uzun süre ve yüksek performansla çalışabiliyorlar.

Diğer Kritik Metaller: Bu metallerin yanı sıra platin grubu metaller (PGM’ler), tellür ve praseodim gibi elementler de farklı teknolojilerin temel yapı taşları olarak öne çıkıyor. Her biri, yenilenebilir enerji sistemlerinin daha verimli, sürdürülebilir ve uzun ömürlü olmasını sağlıyor. Grafit ise bataryalarda lityumun yanında yer alarak enerji depolama performansını artırıyor.

Kaynak : Yeşil Büyüme